GÜneŞ Ülkesİ (tommasa Campanella)
KİTABIN
KONUSU : Güneş ülkesinde dile getirilen konu; toplumsal bir düzen
düşüncesidir. İşte bu kitap bu toplumsal düzeni dile getirmektedir.
Yazar temel olarak bu kitapta; toplu halde yaşayan insanların amacının
genel yarar olduğu, özel bir mal mülkün olmadığı, çalışmanın bir zevk
haline geldiği bir düzenden bahsetmektedir. Bu kitapta yazarımız
sosyalizmin temelini oluşturmaktadır.
KİTABIN ÖZETİ : Güneş
ülkesi Campanella’nın günün birinde gerçekleşeceğini düşündüğü bir
devlet tasarısıdır. Genel hatları ile campanella bu kitapta bütün
kötülüklerin ve haksızlıkların kaynağını; insanın kendisinden başkasını
düşünmemesinde, dünya malını benim senin diye paylaşmasında buluyor.
Campanellaya göre; insanlar genel yarar kaygısından uzak oldukları
sürece kendilerinden başkasını düşünmezler. Oysa; toplum halinde
birbirlerine bağlanan insanların amacı genel yarar olmalıdır.
Campanella bu kitapta; özel çıkarları kaldırdığımzda ortada toplum
yararından başka birşey kalmayacağını ve bencil davranışların eninde
sonunda toplum güçlerinin çatışmasına yol açacağına inanmaktadır. Onun
için, Güneş ülkesinde herşey devlete ve genel yarara hizmet etmelidir.
Bu da sosyalizmin temelini oluşturmaktadır.
Güneş ülkesinde
dayanışma bilinci ve topluma yararlı olma isteği vardır. Bunun bir
sonucu olarak da güneş ülkesinde özel mal mülk olmamaktadır.
Campanella, Romalıların ve ilk Hristiyanlar zamanındaki rahiplerin
yurtları ve toplulukları uğruna seve seve savaştıklarını ve mal mülk
düşüncesinden uzak durduğunu gösterek bir gün Güneş ülkesinin
gerçekleşebileceğine inamaktadır. Ayrıca Güneş ülkesinde çalışma bir
angarya olmaktan çıkmış , bir zevk halini almıştır. Aylaklık ayıp yüz
kızartıcı birşeydir.
Güneş ülkesinde mal mülk ortaklığının yanında,
kadın ortaklığı da vardır. Güneş ülkesinde bu kadın ortaklığı Platonda
olduğu gibi sadece yöneticiler için değil, tüm toplum içindir. Bu
ortaklığın amacı; kan bağıyla herkesi birbirine sıkı sıkıya bağlamak,
kıskançlıkların, kinlerin önünü almaktır. Ayrıca bunun temelinde
Campanella’nın soyun üremesine ve çocuk eğitimine verdiği önemde
yatmaktadır. Fakat; Güneş ülkesinde bu kadın ortaklığının birgün
bırakılacağına inanılmaktadır.
Güneş ülkesinde en büyük yönetici bir
başrahip olan Hoh’dur. Gerek dünya işlerinin , gerekse ahiret işlerinin
başı odur. Yetkisi mutlaktır, verdiği yargılar kesindir, kimse ses
çıkarmaz onlara. Hoh’un Güç, Akıl ve Sevgi adlı eşit yetkide üç
yardımcısı vardır. Güç; barış ve savaşla ilgili bütün işleri yönetir,
yani;askerlik işlerinde ki en yüksek yetkili kişi odur. Aklın görevi
ise, serbest mesleklerin, bilim adamlarının, eğitim işlerinin ve
okulların yönetimidir. Sevgi’nin görevi ise; üreme işleridir.
Ayrıca;
Güneş kentte bütün diller öğrenilir. Dünya’nın dört bir yanına elçiler
salınır; çeşitli ulusların töreleri, yolları, yasaları, tarihleri
öğrenilir. Güneş ülkelilere göre, insanın bir evi, bir karısı, ve kendi
çocukları oldu mu mal mülk derdine düşer. Bencillik bundan doğar, ve
böylece Güneş ülkeliler bencilliğin amacını ortadan kaldırmakla onu yok
etmişler ve yerine ortak yaşama sevgisini koymuşlardır. Onlara göre;
yurt sevgisi, kişisel çıkardan vazgeçildiği ölçüde artar.
Güneş
kentliler birbirlerine kardeş derler. Yirmiikisini aşanlara baba, bu
yaştan aşağı olanlara da oğul denir. Gurur; onlarca kusurların en
ürküncüdür. Gurur taslayan kimse en sert cezalara çarptırılır. Güneş
ülkelilere göre, yoksulluk insanları alçaltır, serseriliğe g*türür,
onlarda yurt sevgisini azaltır. Zenginlikse; insanları gurura,
cahilliğe, küstahlığa, palavracılığa, bencilliğe g*türür. Oysa herşeyin
ortak olduğu Güneş ülkesinde, herkes aynı zamanda hem zengin, hem
yoksuldur. Zengindir; çünkü kent bütün ihtiyaçlarını karşılar.
Fakirdir; çünkü kimsenin özel mal mülkü yoktur. Güneş kentliler mala
mülke köle olmazlar, sadece yararlanırlar onlardan.
Güneş ülkelilere
göre, dinliler dinden uzaklaşıyorsa, din kurallarının sıklığından
değil, daha çok dinsizlerle düşüp kalktıkları, şan şeref peşine
düştükleri, mal mülk sevdasına, ten isteklerine kapıldıkları için
uzaklaşıyorlar.
Güneş ülkelilerin yemek bakımından uydukları kural
şudur; bir gün et, bir gün balık, bir gün sebze yerler. Dördüncü gün,
mideleri yorulmasın ve organizma güçsüz duruma düşmesin diye yeniden
ete dönerler. Sindirimi en kolay besinleri yaşlılara ayırırlar.
Amaçoğunluk, günde iki öğün, çocuklarsa doktorların öğütleri gereğince
dört öğün yerler. Güneş ülkeliler genel olarak, yüzyıl yaşarlar, iki
yüzyıl yaşayanlarda vardır.
Güneş ülkesinde cinsel istekleri aşırı
olan bazı erkeklerin, tabiata aykırı yollara sapmalarını önlemek için,
belli bir yaştan öncede kadınlarla yatmalarına izin verilir. Yalnız bu
kadınların gebe, ya da kısır olması gerekir. Cinsel sapıklık yaparken
yakalananlar, ağır cezalara çarptırılır. Bu ceza idama kadar gidebilir.
Güneş
ülkelilere göre; savaşın amacı düşmanı yoketmek değil, daha iyi hale
getirmektir. Devletin, dinin ve insanlığın düşmanlarına karşı acımadan
savaşırlar. Güneş kent ordusunu, hepsi de savaş hilesi bakımından usta
olan beş, sekiz ya da on komutan yönetir. Bunlar savaş işlerini
görüşmek için toplanır ve aldıkları karara göre birliklerine kumanda
ederler. Düşmanın önünden ilk kaçanlar ölüm cezasına çarptırılırlar.
Ancak bütün ordu bağışlanmalarını ister, ve teker teker suçu
paylaşırlarsa, ölümden kurtulabilirler.